HAYDAR BAHADIR
Birkaç soruyla başlayalım. ABD’nin en genel hatlarıyla Ortadoğu stratejisi, İsrail’in bu stratejideki yeri ve İsrail’in saldırganlığının beslendiği yer?
ABD öncelikli olarak İsrail’in güvenliğini sağlamak istiyor. İsrail’in güvenliğinin sağlanması demek ABD’nin bölgesel planlarının yürütülmesi demektir. ABD ve İsrail birbirlerine muhtaç iki devlet. ABD kendisi için ileri karakol rolü oynayan İsrail ile birlikte Ortadoğu’ya müdahale ediyor. Bu bağlamda ABD’nin Ortadoğu’daki stratejik hedefi; her türlü potansiyel tehdit oluşturan devlet ve güvensiz unsurların hangi biçimde olursa olsun etkisizleştirilmesidir.
Hamas, FHKC ve farklı yapıdan gruplar 7 Ekim 2023’de Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlattı. Bu, İsrail ordusuna ve toplumuna ağır bir travma yaşattı. Bu hamle sonrası emperyalist ABD ve müttefikleri Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) hız verme kararı aldılar. Ardından İsrail’in Gazze’ye saldırısı ve işgali başladı. Liberal ve emekçi sol hareket içerisinden bazıları direniş gruplarının bu hamlesini eleştirerek İsrail’in eline koz verildiği iddia edildi. Oysa İsrail Filistin’i zaten neredeyse yutmak üzereydi. Filistinli direnişçiler ne yaparlarsa yapsın ABD emperyalizminin ve İsrail’in zaten yürürlükte olan stratejik bir planları vardı ve bu 7 Ekim öncesi de uygulamadaydı. Bu bakış açısı ve “eleştiri” sadece Hamas’la da sınırlı değil. Günümüzde, faşizme, kapitalizme, emperyalizme, sömürgeciliğe karşı her türlü mücadele aracıyla fili meşru direniş eleştiri bombardımanına tutuluyor. Hamas ve Filistin direnişi örneği üzerinden, bu liberal bakış açısının nasıl bir yanılgı olduğunu göstermeye çalışacağız.
TEMİZ KOPUŞ (CLEAN BREAK) STRATEJİSİ
Kudüs merkezli İleri Stratejik ve Siyasi Araştırmalar 1984 yılında İsrail devletine “Temiz Kopuş” adlı bir rapor verir. Bu raporun iki temel özelliği vardır. Birincisi, İsrail’in kuruluş döneminde referans aldıkları kısmi devletçi ekonomiyi terk etmek, ikincisi ise; savunma pozisyonundan çıkarak toprak ve hegemonya alanlarını genişletmek. İsrail Temiz Kopuş stratejisi ile 1967 öncesi (Golan Tepeleri’ nin işgali) sınırlarına dönmeyeceğini de ilan eder. “Temiz Kopuş”, Filistin, Suriye, Lübnan, İran ve Irak’ı hedef aldığı için, sabotaj, suikast, saldırı, işgal, savaş her boyutta yoğunlaşacak, genişleyecekti ve öyle de oldu.
Bu stratejinin dönem bakımından zamanlaması da ABD’ninki ile uyumludur. 2003 yılında Irak’ın işgali ile filli olarak başlattıkları ve uyguladıkları stratejiyi ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice 2006’da ilk defa “Yeni Ortadoğu” kavramını kullanarak açıkladı; yanına da “Yaratıcı Kaos”, “Yaratıcı Kargaşa” kavramlarını ekledi. ABD emperyalizmi için “Yeni Ortadoğu” demek, İngiltere ve İsrail ile birlikte Ortadoğu’ya yeniden müdahale edileceği demektir. “Yeni Ortadoğu” demek, sınırlar değişecek, iktidarlar devrilecek, yeni sömürge alanları oluşturulacak, rakip emperyalist devletlerin egemenlik alanları daraltılacak, direniş merkezleri tasfiye edilecek demektir. 2003 yılında Irak’ın işgaliyle başlattıkları ve daha sonra BOP, ardından GBOP adını alan Ortadoğu’nun yeniden paylaşım süreci özünde bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir.
Temiz Kopuş’un Dostları: Türkiye Ve Ürdün
İsrail Temiz Kopuş planını uygulamanın diğer kriterlerini ise söyle belirlemişti: Planın uygulanabilmesi için dost ve düşman devletler tanımı yapmak ve buna göre politikalar uygulamak. Dost devletler Türkiye ve Ürdün, hedef alınacak devletler ise; İran, Suriye, Irak, Filistin ve Lübnan. Akdeniz’den Basra körfezine kadar uzanan bölgede istikrarsızlık, kaos yaratmak, savaşlar çıkartarak bu devletlerin kendisi için tehdit olmaktan çıkartılmasını sağlamak. Peki bunu kimle birlikte yapacak? Dost ilan ettiği Ürdün ve Türkiye ile.
Türk devleti, soykırımcı Siyonist İsrail’e neden özellikle petrol, demir-çelik, gıda, askeri giyim, mühimmat ve hammadde gönderiyor. Çünkü, İsrail ile geçmişte kurduğu bu stratejik ilişki nedeniyledir. Siz bakmayın Erdoğan’ın atıp tutmasına; ortaya çıkartılan belgeler, İsrail’e hülle yollarıyla gönderilen gemiler Türkiye’nin de İsrail’in de “Temiz Kopuş” stratejisine bağlı kaldıklarını gösteriyor.
İsrail bu Temiz Kopuş stratejisini ilk olarak 2006 yılında Lübnan’a karşı kulandı ve Güney Lübnan’ı işgale girişti. Ama Hizbullah direnişi karşısında yenildi ve geri çekilmek zorunda kaldı.
Lübnan’da istediğini elde edemeyen ABD, İngiltere ve İsrail yönünü Suriye’ye çevirdi bu kez. 2011 Arap halk ayaklanmaları onlara bu fırsatı verdi. Onlarca selefi cihadist faşist çete eğit-donat programına alındı; eğitildi ve silahlandırıldı.
Biraz hafızalarımızı tazeleyelim. Eğit-donat programına alınan faşist çetelere ABD-İngiltere planıyla ve Türkiye’nin taşeronluğunda MİT tırlarıyla silahlar taşınıyordu. Yine tam da bu dönem el Kaide ve IŞİD’den devşirilen önce el Nusra sonrasında da HTŞ’yi kuran Colani karşımıza çıkıtı. Suriye’de iktidar değişikliğini hedefleyen İsrail, ABD ve İngiltere’nin yürüttüğü plan başarıya ulaşamayınca Colani İdlib’te konumlandırıldı ve hazırlandı. Bu hazırlığın nasıl yapıldığını dinleyelim: “Colani’yi biz eğitip yönlendirdik. İngiltere’nin talebi üzerine Colani’yi Şam’da iktidarı ele geçirmesi için eğitenlerden biriydim. HTŞ, Suriye’deki en organize grup olduğu ve Esad’dan iktidarı almak için doğru zamanı bekledikleri için, Esad rejimiyle görüşmelerin çıkmaza girmesinin ardından BM ve uluslararası bir kararla iktidarı ele geçirmek üzere seçildi. Çatışma çözümü üzerine uzmanlaşan bir İngiliz sivil toplum örgütü (İngiliz Çatışma Çözümü Vakfı), 2023 yılından itibaren Colani’yi terörist dünyasından çıkarıp geleneksel siyasete kazandırmak konusunda kendilerine yardım etmem için beni davet etti. Colani’nin eğitim ekipleri büyükelçiler, strateji uzmanları ve İngiliz istihbaratı ile CIA’den subaylardan oluşuyordu.” Eski ABD Şam Büyükelçisi Robert Ford Colani’nin devşirilmesini 2023’ten itibaren başlatıyor; ama, bu eğitimin en az bir 10 yıl geriden başladığını tahmin etmek zor değil.
Gelelim bugüne. Türkiye’nin neden İsrail’den, İsrail’in de neden Türkiye’den vazgeçmediğini anlamak için tarih kazıcılığı gerekli görünüyor (Bu, aralarında bölgesel güç olma isteğinden kaynaklı gerilim ve sürtünme yaşamayacakları anlamına gelmez). Faşist şef Erdoğan: “Türkiye’nin Ortadoğu’da bir görevi var. Biz Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlarından biriyiz. Bu görevi yapıyoruz*”. Dediğinde tarihler Mart 2006’yı gösteriyordu. Her şey ne kadar uyumlu(!). ABD ve İngiliz emperyalizminin Ortadoğu’yu “Yeni Ortadoğu” projesi kapsamında yeniden paylaşmak istemesinin bugün yaşanan savaş ve işgallerle nasıl bir bağı olduğunu İsrail’in “Temiz Kopuş” stratejisi bize sunuyor. Hizbullah’a Hamas’a, İran’a, Lübnan’a, Yemen’e karşı yürüttüğü saldırı ve savaşlar gerçeklerin görünmesi için yeterlidir.
Bütün direniş merkezlerinin emperyalist ve bölgesel gerici, faşist, despotik diktatörlüklerin ezilen haklara, işçilere ve emekçilere karşı uyguladıkları saldırgan politika temelsiz değildir. Emperyalistlerin ve bölgesel diktatörlüklerin bütün ezilenlere karşı yürüttükleri imha, inkâr, katliam ve soykırım siyasetine karşı tek yol direnmekten ve mücadele etmekten geçmektedir. Emperyalistler yürüttükleri paylaşım savaşlarının gereği ezilenlere savaş açmış durumda. Ezilenlere de direnişten, emperyalizmin bölgesel egemenliğine son vermekten, gerici faşist molla diktatörlüklerini yıkmaktan, özgür, eşit, halkçı demokratik, sosyalist cumhuriyetler kurmaktan başka kurtuluş yolu kalmıyor. Ezilenlere köleliğin dayatıldığı bir dünyada ezilenlere niye direniyorsunuz demek eğer politik saflık değilse sınıf uzlaşmacılığın ideolojik izdüşümüdür.
*Mart 2006’da AK Parti İstanbul Bayrampaşa İlçe Kongresi’nde yaptığı konuşmadan.