Birlik tartışmaları, ulusal özgürlük mücadelemizin geldiği aşamada önemli bir gündem haline geldi. Son çeyrek asırlık dönemde yaşananlar ve Rojava devriminin karşılaştığı zorluklar, birliğin hiç de kolay olamayacağını da gösterdi. Ancak, biz iyimserliğimizi korumak istiyoruz.
Kürdistan tarihinde, her zaman ulusal birliğin önüne çeşitli nedenler çıkarıldı. Geçmişte feodal aşiret çıkarları ulusal bilincin gelişmesi ve birliğin önünde engel oluşturuyordu. Daha sonra Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesi ve sınırlar inşa edilmesi, sadece partileri değil halklarımızı da birbirinden uzaklaştırmayı hedefledi.
Bugün, Kürdistan toplumunda oluşan sınıfsal farklılaşma ile partiler arasındaki ideolojik farklılıklar, ulusal güçleri saflaştırıyor. Partiler arasındaki programatik görüş ayrılıkları, siyasi işbirliğinin önüne geçerken, aynı zamanda Kürdistan topraklarını sömürge altında tutan devletler ile işbirliğine yönelen Kürt güçleri de oldu.
Kürt güçler arasındaki saflaşmayı bugünün ihtiyaçları bakımından şu şekilde tarifleyebiliriz.
Birincisi, Kürt özgürlük mücadelesi ve ulusal kazanımlarına sahip çıkıp geliştirmek isteyenler.
İkincisi; Kürdistan’ın parçalanmışlığını devam ettirmek isteyen sömürgeci güçlerle işbirliği yapan ve kendi çıkarlarını ulusal kazanımlardan daha önemli görenler.
Halkımız, son yüzyılda ulusal parçalanmışlığa razı olmadı ve boyun eğmedi. Ancak başlatılan isyanlar da ulusal birlik temelinde gelişmediği için geriye çekilmek zorunda kaldı. Sömürgecilerle işbirliği temelinde gelişen ihanetçi tutum, her zaman ulusal kazanımların önünde engel oldu. Kürt ulusal mücadele güçleri, birleşik bir liderlik yaratmayı başaramadı.
Geldiğimiz aşamada, Kürt güçlerin birbirlerinden uzaklaşmalarının nedeninin ulusal kurtuluşa giden yoldaki mücadele farklılıkları olmadığını görüyoruz. Kürt güçleri, ulusal mücadeleyi büyütmek yerine neden birbirlerine karşı ittifaklar içine girdiler. Bu soruya verilecek yanıt; Kürdistan toplumunda gelişen sınıfsal farklılaşma ile doğrudan ilgilidir.
Başûre Kürdistan’da iki partinin birleşik bir duruş sergileyememesi, Kürdistan’ın bu parçasının da kendi içinde fiilen ikiye bölünmesine neden oldu. Artık, Kürt güçler arasındaki çatışmaların “Birakujî” olarak adlandırılmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Eğer bir Kürt partisi, ulusal birlik çağrısına 15 yıl boyunca olumlu yanıt vermiyorsa, diyebilmeliyiz ki Kürtlerin birliğinden değil parçalanmışlığından medet umuyor demektir.
Kürt ulusal birliğinin nasıl sağlanamayacağını anlatmak istemiyoruz. Ancak, gerçeğimizi iyi bilelim ve halkımızın özgür yaşayacağı bir geleceğe doğru adımlarımızı sağlam temellere dayanarak atalım istiyoruz.
Artık, Kürdistan’ın Rojava parçasındaki devrim diğer parçalardaki mücadele üzerinde büyük bir etki yarattı. Kimse, Rojava’da bir devrim gerçekleşmesini beklemiyordu. Halkçı, demokratik ve kadın özgürlükçü devrim, tüm Kürt partilerini olmasa bile, dört parçadaki Kürt halkımızın yüreklerini birleştirdi.
Gelinen aşamada ulusal demokratik güçlerin birliği elzemdir. Ve en kısa sürede gerçekleştirilmelidir. Bu birliğin üzerinde gerçekleşeceği esasları şu şekilde ele alıyoruz.
-Ulusal birlik, Kürt ulusunun mücadelesine moral kazandıracak, ulusal bilinci ve özgür Kürdistan umudunu büyütecektir. Ulusal değerimiz Cigerxwin’in şu sözleri bize rehber olmalıdır. “Kurdno, ger hun ne bin yek, em biçin yek bi yek”
-Ulusal birlik, birleşik bağımsız özgür Kürdistan’ı hedeflemelidir. Güncelde her parçada var olan kazanımları, tüm ulusun kazanımı saymalı ve sahiplenmelidir.
-Demokratik temsiliyet önemlidir, Kürt ulusal demokratik mücadelesine katılan tüm gruplar temsil edilmelidir.
-Parçalanma ve rekabet; bize onlarca yıl kaybettirdi. Hegemonik rekabet, ulusal çıkarların önünde engel olmamalıdır. Parti çıkarları bir kenara bırakılmalı, stratejik düşünülmelidir.
-Demokratik ulus bilincinin oluşumunda Kürt kadınlarının rolü bellidir. Kadınların eşit temsil hakkı mutlaka gözetilmelidir. Eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet ilkesi birliğin tüm mekanizmalarında garanti altına alınmalıdır.
-Kürdistan, emperyalistler tarafından dörde bölünmüştür. Ancak, bizim için tektir. Kürdistanlı hiç bir kimse, kurum ya da kuruluş Kürdistan’ın herhangi bir parçasında “yabancı” muamelesi görmemelidir.
-Rojava devriminin geleceği söz konusu olduğunda, hiçbir Kürt partisi bir diğer Kürt partisinin varlığını tartışamaz, “onlar çıksın” diyemez. Tarih, Kürt güçlerine böyle bir söz hakkı vermemektedir.
-Rojava Kürdistan’ındaki Kürt partileri için tek hedef, Rojava devrimi ve demokratik, halkçı, kadın özgürlükçü ve ekolojik özerk yönetim sistemini savunmak ve etrafında kenetlenmek olmalıdır.
-Birliğin gelişmesi için temel ölçümüz, Özerk Yönetimi’nin tasfiyesini hedef alan sömürgeci soykırım saldırılarına karşı siyasi ve askeri mücadele birliği olmalıdır.
-Efrin, Serêkanîye ve Girê Spî başta olmak üzere Rojava Kürdistan’ının kimi kentleri işgal altındadır. İşgalcilerin topraklarımızdan çıkması ve halkımızın evlerine dönmesini sağlamak Rojava’daki güçlerin ortak mücadelesinin konusu olmalıdır.
-Halkımız, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren ABD, İsrail, Rusya veya bir başka ülkenin garantörlüğüne mahkum değildir. En büyük garantör, halkımızın örgütlü gücüdür.
-Özerk Yönetim bölgelerinde askeri güç tektir. Devrimimizi savunan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) onurumuzdur.
-Kürdistan, yalnızca Kürtlerin değil Kürdistan’da yaşayan tüm halkların yurdudur. Bütün ulusların, ulusal toplulukların ve inançların eşit hakları garanti altında olmalıdır. Kuzey ve Doğu Suriye topraklarındaki tüm halklar eşit özgür ve gönüllü bir birlik içinde yaşamaktadır. Halkların eşitliğini esas alan demokratik sistem güçlendirilmelidir.
-Kürdistan özgürlük mücadelesi, tüm Ortadoğu halkları için örnek teşkil etmektedir. Ortadoğu’nun ezilen tüm halkları ve inanç toplulukları ile ortak mücadelenin koşulları hedeflenmelidir.
-Ulusal demokratik güçler arasındaki her türden çatışma kesinlikle yasaklanmalıdır. Parti ve gruplar arasında olası tüm sorunların çözümü ile görevli bir adalet divanı seçilmelidir.
-Ulusal birlik, katılımcılarından birine yönelik bir dış saldırıyı tüm bileşenlerine yapılmış saymalı ve bu doğrultuda tutum almalıdır.
Leave a Comment